Performansımı Kim Çaldı?
Temelleri Taylor tarafından 1. Dünya Savaşından önce atılan performans değerlendirmenin sistematik ve biçimsel açıdan ilk uygulamalarını, 1900'lü yılların başında ABD kamu kurumlarında görüyoruz. 1980’li yıllardan itibaren, performans değerlendirme sürecinde bireysel özellikler ve bilgiye yönelmenin ardından, takip eden yıllarda performans değerlendirme süreci, SMART modeli, performans piramidi, Balanced Score Card gibi pek çok yöntem ile geliştirilmeye devam etmiş ve günümüzde de halen gelişim devam etmekte.
Türkiye’de 1948 yılında, performans değerlendirmesi kamu alanında ilk defa, Karabük Demir Çelik Fabrikalarında ve daha sonra Sümerbank, Makine ve Kimya Endüstrisi ile Devlet Demir Yolları vb. bazı kamu kurumlarında uygulama alanı bulmuş. Tarihsel gelişime baktığımızda iş dünyası 100 yılı aşan zaman diliminde performansı nasıl değerlendirmeliyiz sorusuna kafa yoruyor. Performans değerleme, insan kaynakları açısından en kritik süreç olarak görülüyor. Sistemler tasarlanıyor, revize ediliyor, danışmanlıklar alınıyor kısacası çok hummalı çalışmalar yürütülüyor. Sistemler tasarlanırken yoğunluklu olarak çalışanların sorumlu tutulacağı parametrelerin belirlenmesi ve ölçümlenmesi üzerine enerji harcanıyor. Matematik, istatistik, mühendislik, programlama gibi disiplinler devreye giriyor ve gerçekten mükemmel yapılar ortaya çıkıyor.
Ve tabii ki, süreci yönetmekten sorumlu olanların performans değerlendirmeleri de neredeyse mükemmel skorlarla neticeleniyor. Buraya kadar her şey ideal “miş gibi” görünse de sadece sonuçlara ve hesap verebilirliğe odaklanıldığında performans yönetimi kavramının en önemli bölümünü gözden kaçıyor. Kapitalist sistemin beslediği agresif rekabet anlayışıyla tetiklenen makyavelist tutum şirketler için uzun vadede yarardan çok zarar getiriyor. İşte bu noktada önemli olan çalışanların sorumluluk üstlenecekleri ortamları yaratabilmek. İnsanları sonuçlarla ilgili sorumlu tutmak ile onlara hesap verebilir olmaları için yardım etmek arasındaki farkı gözden kaçırmamak, performans yönetiminin en önemli ilkesi. Bir asırdır performansı ölçümlemeye harcadığımız enerjinin bir kısmını da performansı yaratacak ortamların tasarlanması için harcasaydık sonuç ne olurdu dersiniz?
Elbette ki pek çok işletmede performans yönetimi, yönetsel süreçler içerisinde hak ettiği yeri almış durumda ve şirket varlığını sürdürdüğü sürece var olacak olan bir yapı olarak tanımlanmakta. Ancak ne yazık ki performans yönetimi kavramını günlük yaşamına entegre etmemiş hatırı sayılır rakamlarda işletmeler mevcut. Bu işletmelerin yaşadığı performans kayıpları kümüle edildiğinde ülkenin toplam performans kaybı, her lider açısından düşünülmesi gereken neredeyse milli bir mesele.
Yazar: Çınla Sarıkaya